11 Aralık 2016 Pazar

VEsselam

Ve ile baslayan cumleler yazmak istiyordu delicesine.
Ve bir sabah...
Ve bir aksam...
Ve bir bahar...
En azından büyük harfle başlıyordu.
"Ve bir sabah" diyordu, "ağlıyordu çocuk.". Neden ağladığın kime ağladığının ne önemi vardı ki. Bir kaç göz yaşı dökesi gelmişti geceye bir çocuğun, bir kaç anlam sığdırmak istemişti heceye bir şair. Ve yazdı şair. "Ve" ile başlayan cümlelerle yazdı. Hem tdkya yazmiyordu ya yazısını, kendi icin yazıyordu ne önemi vardı ki kuralların. Ğ ile başlayan cümleler bile kurabiliyodu canı isterse. Kuralsız olmak için uğraştığı felan da yoktu. Hem kuralsız olması için bile kendisine en azından bu kuralı koyması lazım değil miydi? Düzensizlik hoşuna gidiyordu belki de. Belki de korkuyordu kurallardan. Daha çok anlatmaktan korkuyordu. Kağıtlar onu konuştursun değil dinlesin istiyordu. Kuralsız yazmak, yaşamaktır diyordu hep. Ve bir sabah çıktı dışarı şair. Kurallarla dolu dünyada attı adımlarını. İnsanlar korkarak baktı kuralsız ellerine. Bir kaç takım elbiseli adam korktu o parmaklardan. Altın işlemeli yüzükler taktılar ilkten. Hiç oralı olmadı şair. "Hayatlarınızı sattığınız şu parlak sarı şey ne büyük bi hastalıktır" dedi. Sonra demir yüzükler çıktı ortaya. Kara, soğuk, demir yüzükler. Bunlar da durduramadı ya şairi. Baktılar olacak gibi değil bir oldu herkes. Bir takım çiçekler dağıtıldı halka, takım elbiseli adamlar tarafından.
Ve bir bahar sabahı cansız bedeni düştü şairin. Halkın üzerine sıçradı çıkmayan kan lekesi. Kimse ses etmedi bu düşüşe. Ama köşede bir çocuk vardı.
Bir bahar sabahıydı
Ve bir sabah, bir çocuk ağlıyordu, neye ağladığının kime ağladığının ne önemi vardı ki? Bir kaç gözyaşı dökesi gelmişti geceye bir çocuğun...