9 Eylül 2020 Çarşamba

Son Dans

Tut ellerimi,

Son kez sarılayım beline.

Titrek bir mum ışığında bahşet bana bu son dansı.

Saatlerce tur atalım odanın ortasında.

Bir ömür isterdim tanrıdan kollarının arasında,

Belki bir kelebek izler bizi bir köşeden,

Onu şahit tutalım.

Belki bir kelebek gizler bizi ecelden,

Onu lahit tutalım.

Ömür sürsün dansımız

Kelebek olalım.


Dursun saatlerim,

Dirilince başlarım nasılsa yaşamaya.

Dursun saatlerim,

Gözlerinde aksın zaman.

Dursun saatlerim,

Kelebek olalım. 

10 Haziran 2020 Çarşamba

Kafes

Bir boşluk var göğüs kafesimde.
Epey oldu sarılmayalı.
Daralıyor bazen göğsüm bu kafeste.
Azalıyor sarsıntıları,
Azalıyor her nefeste.
Korktuğum bir hali var yaşamanın,
Ve kaçırıyorum iplerini yaşamımın.
Delirmişçesine savruluyor düşüncelerim.
Boğuluyorum bazen yutkunamıyorum,
Epey oldu sarılmayalı tutunamıyorum.
Bir his var içimde tanıyorum.
Tebessümlerim de tanıyor, kahkahalarım da ve hatta göz yaşlarım bazen.
Öyle ilahi ki bu his, seni severken tanrıdan utanıyorum.
Epey oldu sarılmayalı,
Oysa her gece yanına uzanıyorum.

9 Haziran 2020 Salı

bu gece değil

Aklımdan çıkmıyorsun hala,
Bahçeye bakınırken çimlere uzanıyorsun,
Yemek yaparken sarılıyorsun arkamdan,
Güneş batmaya yakın çıkıyorum dışarı bazen,
Yine saçmalıyoruz sen ve ben bilmediğimiz sokaklarda.
Bir dünya keşfediyorsun sen, bense seni.
Hiç bir manzaraya değişemedim  hala yüzünü, saçlarını.
Bir körlük belki, belki delilik, belki de saplantı.
Tanımı olmayan bir kelime ediyor her üçü de farketmez.
Bir şizofren yapıyorsun beni bazen evet ama, 
Bu gece değil.
Bu gece kesiyorum çimlerini bahçemin,
Gidiyorum bütün sokaklarından
Ve keyfini çıkarıyorum bu gece, neye benzediğini unuttuğum manzaramın.

Hala silemedim hayallerimden,
Geleceğe dair bütün anılarım seninle dolu,
Bir şekilde kesişiyor yollarımız.
Bütün rüyalarım senden bahsediyor,
Haddimi aştığımda uyanıyorum,
Ama bu gece değil.
Bu gece çıkıyorsun tüm hayallerimden.
Bu gece çıkıyorsun yolumdan, yahut ben çıkıyorum.
Bu gece görmüyorum rüya.
Bu gece yürümüyorum boş bir kampüste,
Göl kenarında bir çardak yok bu gece,
Bu gece ne geçmişim, ne gelecek.
Zaten ne geçesim var, ne de gelesim.
Bu gece sadece, gidesim var.

6 Haziran 2020 Cumartesi

Ölüm de benim, aşk da benim

Ölüm kadar cesur, sevemeyecek kadar korkağım.
Bir uçurtma kadar yüksek, uçurumlar kadar dipsiz, küfür dahi ederim bazen edepsiz.
Ama sövmem kendime,
Ölüm de benim aşk da benim.
Ve benim uçurumdan yuvarlanmış uçurtma.

Rüya kadar gerçek, göremeyecek kadar körüm.
Gir diye dua ederim bazen, sarılırsın kaçar uykum, uyanırım inanmadığım düşlerden, yüksek düşüşlerden.
Ama görmem kendimi.
Rüya da benim göz de benim.
Ve benim güya yarım kalmış rüya.

Benim, üzerine yazılmış her şiir.
Hem kalem de benim kağıt da benim.
Bir parçan vardı aşktan bahseden.
Hepsi benim,
Hepsi, benim.

4 Haziran 2020 Perşembe

Vasiyet

Bir gün bitirdiğimde bu yolculuğu,
Sevdim tanrım diyeceğim.
İyi bi insan oldum mu? Bilmiyorum ne kadar kötüydüm.
Dolu dolu mu yaşadım yoksa çıkamadım mı kafesimden bilmiyorum.
Evrende neler yaptım, olmasaydım ne olurdu, neden yaratılmıştım neydi bütün bu geçen yılların mevzusu bilmiyorum.
Ama sevdim, bunu biliyorum.

Yarattığın başka bir bedene tutuldum,
Ellerini her tuttuğumda tekrar heycanlandım, okşadığımda saçlarını farkındaydım parmaklarımın arasında gezinen bu eserin, sesini duydum bütün müziklerini susturdum tabiatın, varoluşum boyunca var ettiğim güzellik kavramımı tek bir gülüşte topladım, gözlerinde, dudaklarında, kalbinde, uykusunda seni gördüm.
Yüzlerce tablosunu incelediğin bir ressamın başyapıtına ait olurmuşçasına güzeldi.

Neydi bu curcuna, bu koşturmaca, bu nefes alıp verme hırsı, yaşama tutkusu, bilmiyorum. Neden yaratıldığımı da bilmiyorum, ama bir şey biliyorum. Sevdim. Ve teşekkür ederim tattırdığın bu güzel duygu için.

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Sen olmak

Gündüzleri seninle uyanıp geceleri seninle uyuyorum.
Tattığım her şey dudaklarını andırıyor.
Koca bir orman nefes alıyorum bazen yine de aynı koku, kim sıktı tabiata parfümünü bilmiyorum.
Hangi çiçek koktu senin kadar güzel?
Kaçmak istiyorum, bu dünyanın sen oluşu yok ediyor artık beni.
Islanmayı sevdiğim yağmurların sel oluşu, yok ediyor.

Tek kişilik yatağım ama sığıyorsun bir şekilde her gece.
Nereye dönsem yüzünü görüyorum.
Bir gömlek alıyorum elime örneğin dolaptan “buna sarılmış mıydı?” düşüncesi çıkmıyor aklımdan.
Bir gömlek büyük geliyor artık yaşamak.

Çok isterdim tanrıdan.
“Dokunduğum her şeyde, uzandığım her yerde, kokladığım her zerrede o olsa” derdim.
Tanrı cevap verdi, “dokunduğun her şeyde, uzandığın her yerde, kokladığın her zerrede o olsun , o olsun derdin.”

17 Mayıs 2020 Pazar

Yaşamama hali

Hala yazamıyorum,
Parmağımın ucunda kalıyor çıkartıcağım her güzel söz.
Boşluğa karalamak gibi geliyo sana karalamamak.
Bıraktığın boşluğa mı karalıyorum yoksa alışkanlıktan.
Son yazımı çok özlüyorum belki de.

Öylesine garip ve yabancı ki hislerim bana tanıyamıyorum, tanımlayamıyorum.
Bir tarifi yok.
Belki de bu yüzden yazarak atamıyorum birikmişliklerimi.
Yalnızım demezdim ben pek gocundurur diye kağıtlarımı.
Çok mu içten söyledim bu sefer?

Anormal bir durum mu bu?
Ne zaman unuttum normali?
Ne zaman unuttum yaşamayı?
Sahi en son,
Ne zaman uyuttum seni?

8 Mayıs 2020 Cuma

Yazamama hali

Zaman geçiyor geçirdiğimiz zamanları özlüyorum.
Uyuyamadığım geceler muhtemelen uyutuşunu özlüyorum.
Güneş açtığında ellerini, ay çıkınca tenini özlüyorum.
En düzlük noktasında hayatın, yanını özlüyorum.
Özlemeli miyim bilmiyorum.

Öyle garip ki duygularım, yazılarım kötüleşiyor.
Devam bile edemiyorum bu satırlara.
En güzel bir özlemde çıkardı halbuki kelimeler.
Bu seferki dengesiz bir his sanırım, dengesiz bir gidiş.
Yahut benim dengem kaydı kim bilir, hiç bu kadar normalleşmemiştim bir şiirin gözünde.
Newton edasıyla uzaklaşıyorum bir cennetten yine.

Özleyeceğim seni özlemeyi...

9 Nisan 2020 Perşembe

Gün Aydı

İyi geceler güneş.
Göz kapaklarım da ihanet etmese kalbime uyuyamayacaktım düşünmekten.
Sonsuz bi uyku dileyebilecek kadar deli, hiç uyuyamayacak kadar korkağım bu gece.
Rüyalarıma düşmesinden korktuğum yüzler var.
Yüzsüzlük ettiğim güzler var.
O kadar tanımsız ki bazı düşlerim,
Anlayamadığım gizler var.
Anlatamadığım hisler.

İyi geceler güneş.
Kızma bana bayılmıyorum bu halime.
Uyuyamadığım geceler bayılıyorum bu haline.

7 Nisan 2020 Salı

ÂMÂ

Uzaydan farksız bir karanlık var içimde.
Yörüngesine çekildiğim her yıldız bir gün kayıp gidiyo gözlerimin önünden.
Sonu nereye varıcak bu boşluğun bilmiyorum.

Denizden farksız bir karanlık var içimde.
Dibini göremediğim simsiyah bir suya battım.
Kapalı gökyüzüm yansıyan tek bir ışık yok dalgalara.

Sessizliği kulaklarımı tırmalayan, gözlerimi kapatmadan uyuduğum, sözlerimi düşünmeden kurduğum, bir sonraki adımım hangi uçurumun eşiğinde bilmediğim zifiri bir karanlık.

Güneşsiz dünyam.
Öyle ki yaşadığını hissedemez insan bu yoksunlukta.
Çok ışık dilendim yoksulluktan.

Ölümden farksız bir karanlık var içimde.
Ve korkarım geçmeyecek.
Dünümden farksız bir karanlık var içimde.

25 Mart 2020 Çarşamba

Köşe

Penceremin camından yansıyan ay ışığı kaldırıyor tozlarını parkemin.
Dalıp gidiyorum bir köşeye doğru yine. 
Köşelerim, neşelerime kötürüm kaldığım günlerin yegane durağı, düz dünyamın en keskin çizgileri, kırılma noktalarım, bükülmüşlüklerim.

Seyrine dalınabilecek bir mutluluk yoksa gecemde köşelerim kapıyor beni. Üzerlerini karalamazsam, düşüncelerim.
Böyle böyle köşe kapmaca oynuyoruz hayat ve ben.
Belki de bu yüzden her şeye mütemadiyen kapılıyorum.
Bazen bazı seyirler büyük boşluklar bırakıyor duvarlarıma, öremezsem kapılıyorum.

Penceremin camından yansıyan ay ışığı kaldırıyor tozlarını parkemin.
Yazıp gidiyorum bir köşeye doğru yine...

13 Şubat 2020 Perşembe

Zemheri

Bir yaz akşamıydı ilk düştüğünde kirpiklerin gözlerime. Bir yaz akşamıydı son diriltişim ölümü. Bir yaz akşamıydı son sığdırışım dünyamı bir gülüşe. Son yazımı yazdığımda bir yaz akşamıydı. Son yazımdı. Yalancı bir bahar sonrası gelen son yazım.
Şimdiyse kışa döndüm yüzümü. Gök yüzü kışa döndü. Ağaçlar çimenler kışa döndü. Bıraktığım neyim varsa o son yazımda hepsi döndü. Bir tek kalbim dönmedi saplandığı o son yazımdan. Yeşil ağaçların arasında, çardaktan bozma bir çatının altında bir göl kenarında dolaşıyor biliyorum. Son yazımdan kalan son yanım. Durdu dondurmak istediğim bir yerinde zamanın.
Ben de ne vakit donsam yağan kardan, yüzüme vuran bu ayazdan, zaman zaman bana yüzünü dönen güneş sızlatsa kemiklerime kadar, içimde bir yer ısınıyor biliyorum. Hissediyorum son yazımın kalbime hala yansıttığı sıcaklığı. 
Dört mevsim içimi ısıtan bu sıcaklık, tanıyorum onu artık. Öylesine saplantılı bi bağım var ki bu son yazımla, bir daha yaz yaşar mıyım bilmiyorum. Kar doluyor kirpiklerim yaşken yazar mıyım bilmiyorum. Yazarken yaşar mıyım? Bilmiyorum. 

Darmadağınık bir yazı oldu yine biliyorum, bu aralar toparlayamıyorum kelimeleri bana benziyorlar. 
Yazdığım bir akşamda yine kışım işte.

Türlü oyunlar oyna bana.
Son yazımın kutlamasını kışın iste.

25 Ocak 2020 Cumartesi

Geçmemişlikler

İşte! öylece duruyor karşımda yine bu koca tablo.
Kaldırıyorum, parçalıyorum.
En acı hortkuluğum yok etmeyi bir türlü beceremediğim.
Koşuyorum, yoruluyorum kimi zaman. 
Terlerimi bocalıyorum üzerine boyaların belli belirsiz, akar diyorum değişir.
Yüzüne bakılmıycak hale getirdim ben çizdim bu resmi biliyorum.
Her fırça darbesini ben vurdum, vurmaya da devam ediyorum biliyorum.
Ve işte yine salonumun ortasında beni izliyor.
O bana bakıyor, ben ona kilitledim gözlerimi.
Kaçamadığım, yakalandığım anlardan birindeyim yine öylece duruyor karşımda bütün heybetiyle bu tablo.
Üzerine karaladıklarım kapatmıyor hiç bir manzarasını, sanki tam da olması gerektiği yerlerine yapışıyor mürekkebim.
Hiç bir tezat gem vuramıyor ahengine başım dönüyor.

Bir an sendeler gibi olup kuruluyorum çaresizliğin rahat koltuğuna kaldırıyorum kafamı ve tekrar işte!

Öylece duruyor karşımda yine bu koca tablo!
Geçmişim!

İçim geçmiş, kafam geçmiş, bütün o sarhoşluğum, koşuşturmalarım, kalabalığım, kararttığım gecelerim geçmiş.
Ben de geçmişim.
Geçmişim geçmişimin karşısına.
İzlerken kendinden geçiren, evet evet en çok geç vakitlerde karşıma geçen, işte duruyor karşımda yine bu koca tablo. Geçmişim!
Ve geçmişimin tüm geçmemişlikleri...

Sen de, bu yazıyı okuyan her kimsen artık, ilişme bana.
Çünkü ne tam zamanı bu tabloyu örtmenin ne de çok erken.
Yetişemezsin, beceremezsin, uzanamazsın perdeme.
Vakitlice giremez kimse hayatıma bil, sen de geçsin.
Uğraşma, sen geçme önüme zaman geçsin,
Yahut bırak ben ne vakit istersem o vakit geçsin.