23 Mayıs 2020 Cumartesi

Sen olmak

Gündüzleri seninle uyanıp geceleri seninle uyuyorum.
Tattığım her şey dudaklarını andırıyor.
Koca bir orman nefes alıyorum bazen yine de aynı koku, kim sıktı tabiata parfümünü bilmiyorum.
Hangi çiçek koktu senin kadar güzel?
Kaçmak istiyorum, bu dünyanın sen oluşu yok ediyor artık beni.
Islanmayı sevdiğim yağmurların sel oluşu, yok ediyor.

Tek kişilik yatağım ama sığıyorsun bir şekilde her gece.
Nereye dönsem yüzünü görüyorum.
Bir gömlek alıyorum elime örneğin dolaptan “buna sarılmış mıydı?” düşüncesi çıkmıyor aklımdan.
Bir gömlek büyük geliyor artık yaşamak.

Çok isterdim tanrıdan.
“Dokunduğum her şeyde, uzandığım her yerde, kokladığım her zerrede o olsa” derdim.
Tanrı cevap verdi, “dokunduğun her şeyde, uzandığın her yerde, kokladığın her zerrede o olsun , o olsun derdin.”

17 Mayıs 2020 Pazar

Yaşamama hali

Hala yazamıyorum,
Parmağımın ucunda kalıyor çıkartıcağım her güzel söz.
Boşluğa karalamak gibi geliyo sana karalamamak.
Bıraktığın boşluğa mı karalıyorum yoksa alışkanlıktan.
Son yazımı çok özlüyorum belki de.

Öylesine garip ve yabancı ki hislerim bana tanıyamıyorum, tanımlayamıyorum.
Bir tarifi yok.
Belki de bu yüzden yazarak atamıyorum birikmişliklerimi.
Yalnızım demezdim ben pek gocundurur diye kağıtlarımı.
Çok mu içten söyledim bu sefer?

Anormal bir durum mu bu?
Ne zaman unuttum normali?
Ne zaman unuttum yaşamayı?
Sahi en son,
Ne zaman uyuttum seni?

8 Mayıs 2020 Cuma

Yazamama hali

Zaman geçiyor geçirdiğimiz zamanları özlüyorum.
Uyuyamadığım geceler muhtemelen uyutuşunu özlüyorum.
Güneş açtığında ellerini, ay çıkınca tenini özlüyorum.
En düzlük noktasında hayatın, yanını özlüyorum.
Özlemeli miyim bilmiyorum.

Öyle garip ki duygularım, yazılarım kötüleşiyor.
Devam bile edemiyorum bu satırlara.
En güzel bir özlemde çıkardı halbuki kelimeler.
Bu seferki dengesiz bir his sanırım, dengesiz bir gidiş.
Yahut benim dengem kaydı kim bilir, hiç bu kadar normalleşmemiştim bir şiirin gözünde.
Newton edasıyla uzaklaşıyorum bir cennetten yine.

Özleyeceğim seni özlemeyi...