25 Şubat 2016 Perşembe

İmkansızı sevmek

Geceleri boğazın ortasında kürek ceken kayikciya kiziyorum.
Nasıl diyorlar?
İniyor kayıkçı, çıkıyor kayıkçı.

Suyun sessizliği tırmalıyor kulaklarımı.
Hecelere kızıyorum,
Heceler, boğazlıyorlar beni.
Zaten bir boğaz bir de heceler huzur vermiyor bana.
Ve ne garip rastlantıdır ki ben de bir tek ikisine haykırıyorum derdimi.

Sonra diyorum ki kendime,
Güller beklersin de bahçende,
Ne ekersen onu bicersin.
Hayaller çizersin kağıtlara
Ama ne yazarsan onu silersin
Üç dilek hakkın olsa,
İmkansızı dilersin.
Ve kime ne yazarsan yaz,
Sen, şair musvettesi!
Şiirlerinde sözünde,
Her methiyyen de,
Hepsinde,
Aslında bir tek,
Aslolanı silersin.

Seferler uğrar boğazlarına,
Denizsiz kıyılara fenersin.
Seherler geçer geceden,
Sen inadına,
Nerde sevilmeyeceksen,
Gider orda seversin...

19 Şubat 2016 Cuma

Kışlar Uzuyor

Kırk yılda bir kahve içerdik seninle hatırlar mısın?
Yoksa sen de sadece hatrı kaçan hatıralardan mı ibaretsin?
Yazdıkça yazardı üzerine kalemim, hatırlar mısın?
Yoksa, yoksa kaybolup giden satırlardan mı şikayetsin.
Gülünce kıpkırmızı olurdu yüzün hatırlar mısın?
Sen ki gülüm, sen ki dikenlere kıyametsin.
Sözlerimde gezenleri, gözlerindeki gezegenleri hatırlar mısın?
Ah be dünyam yoksa senin de mi söndü yıldızın?

Ama ne diyorum biliyor musun?
Kırk yılımız bile yok belki,
Bir yaz sıcağı vuruyor iklim baharlarıma.
"Hayat kısa sevgili, kışlar uzuyor..."

17 Şubat 2016 Çarşamba

Gitmek...

Ah be çocuk.
Sen kırmız kırmızı damlaların yanaklarına düşmesi ne demek bilir misin?
Gitmek zorunda olmak,
Giderken ayaklarının kalbinin tekleyen ritmine eşlik edememesi,
Ölmek ne demek bilir misin sen?
Hala nefes alırken ölü olmak.
Sen severken bitmek ne demek bilir misin?
Kan ağlamak ne demek bilir misin sen,
Sen çocuk, sevdiğini üzmek nedir bilir misin?
Nerden bileceksin ki,
Mecburiyet kelimesini hecelerine dahi ayıramazsın sen.

Ah be çocuk,
Sen büyük olmak ne demek bilir misin,
Her geçen gün biraz daha büyümek.
Yeni yeni kalpler kırmak,
Yeni kalplere sığmak.
Hiç bilmeden yüreklere değmek ne demek bilir misin sen?
Sen oturup koca adamlar gibi ağlamak ne demek bilir misin?
Çocukken ilişmezler sana pek.
Ne istiyorsun felan derler en fazla.
Koca adamlar ağladım mı adettendir,
Herkes sorar. "Ne oldu anlat" diye.
Bir Allahın kulu da gelip,
Gel beraber susalım demez.

Off çocuk of, sen değer vermek ne demek bilir misin?
Seherler vermek,
Seferlere çıkmak,
Güvenmek...
Sen kırılmak nedir bilir misin çocuk?

Off çocuk of.
Büyüyünce kaybetmek, bir kaç misketten fazlasına mal oluyor.

Sürekli kaybetmenin,
Meysiz sarhoşlukların,
Yersiz savruluşların ne demek olduğunu bilir misin sen?

Nerden bileceksin ki?
Sana bunu anlatmak,
Meleklerin, "şeytanım" demesi kadar anlamsız.
Kalmak
Şimdi gitmekten çok daha zor ve imkansız...

14 Şubat 2016 Pazar

İsmail abi HOOP

Ah be ismail abim,
Biz hep el salladık,
Hep de biz el salladık.
Gidene, gelene,
Limana, gemiye.

Ah be abim hiç bitmeyecek bu güzler.
Nasıl bir kalemse bu hafıza dedikleri,
Silinmiyor bazı yüzler.
Geri alınmıyor bazı sözler.
Bazı közler abim, hiç sönmüyor.
Bazı gözler... Neyse.

En iyi biz biliyoruz uzaklaşan gemilerin nasıl küçüldüğünü.
Küçüldükçe büyüyen hasreti en iyi biz.

Bir gün unutmak için adımızı soranlar
Yordu yüreğimizi.
Bir heves bu deyip, son nefesten vazgeçirenler,
Soldu yüreğimizde.

Ah be abim,
Yıkılan dünyaların ne ola ki kefareti?
Çay mı?
Çaydır herhalde yaa, iyidir çay.

Ama anlamıyorlar be abi.
Dinlemiyorlar.
Hep gidiyorlar.
Kal da diyemiyorsun ki.

Ah be abim,
En son atlayacagiz denize o olacak...

Bu gece anladım ki;
En güzel heceler, akan göz yaşları eşliğinde düşüyormuş kağıda.
En sözel geceler de bu zamanlar oluyormuş.
İlham perisi, biraz ıslak bir varlık sanırım.
Her yazdığımda da ıslanıyor, yaşlanıyor.
Hem kim bilir ölür belki yakında...

13 Şubat 2016 Cumartesi

Bir Deniz Sevda

Bir sevdaya düştü kalp.
Bir kaç kalbe birden düştü sevda.
Bir aşka geldi deniz.
Denizler misali geldi aşk.

İyi heceler...

Her aksam bir şeyler karalıyorum
yoklugun üzerine.
Iyi geceler deme bana.
Iyi heceler de.
Geceleri zaten kaybettik,
Hecelerde kaybolmayalim...

10 Şubat 2016 Çarşamba

Belki Bir Kuş Geçer

Ölmeye değer gözlerin,
Öldürmeye değer.
Ölüme değer sözlerin,
Gecelerim seher.

Yaza yaza bilediğim satırlar,
Bilemediğim hatırlara düşmüş.
Bir kahveye muhtaç olmuş gönlüm kırk yıl,
Gemilerim sefer.

Bırak doldurayım hüznümü,
Sarmaşıklar dolaşsın közümde,
Ve bir kişi de anlamasın halimden,
Şair adam, sever.

Yatak kenarında durur surahim,
Gündüzleri çok konuştuğumdan,
Geceleri susarım,
Bırak kana kana anıyım seni,
Hem kim bilir belki,
Belki bir gün geçer...

Belki bir kuş geçer,
Özgürlüğe inanan,
Hiç sevmemiş,
Gönlü kafeslenmemiş,
Bir kuş.

Şarklıların da dediği gibi,
Kim bilir belki,
Bir kuş geçer üstümüzden.
Ve iki el ateş ederim havaya,
Kaç kere dedim sana,
Ölmeye değer gözlerin,
Öldürmeye değer...

9 Şubat 2016 Salı

Kötüyüm

Yürümek diyorlar sevmelere şimdi,
Ah! kalbimi kötürüm etmiş bir kaç satır.

Binlerce şiir geçmiş aklımdan da,
Ah be kalbim! Kötüyüm, yetmiş şu iki satır.

5 Şubat 2016 Cuma

Ağladım Biraz

Kirpiklerime vurdu damlalar ilk, sonra binlercesi geçti geceden.
Kim ne konuştu duyulmadı en başta, sonra, sonra binlercesi geçti heceden.

Önceleri aldım gözümün nemini,
Kızdım kendime, inkar ettim biraz.
Sonra baktım ki,
Gerçeklerin yaşanmışlığı, yalanların birikmişliğinden daha az yakıyor canımı.

Ağladım bende...
Evet evet,
Oturdum koca adamlar gibi ağladım,
Erkekler de ağlıyormuş dedim içimden.

Tan yeri ağardı,
Ben ağladım.
Mehtap yüzünü vurdu denize,
Yakamoz ıslaktı,
Ben ağladım.
Bir kaç balıkçı oltasını fırlattı dalgalara,
Oturdum teknenin başına,
Denizlerin kızı olmaz dediler,
Ben ağladım.
Göz yaşım birikti içime,
Kar yağıyordu dışarıda,
Akıttım göz yaşımı ağladım.
Örümcekler hasta gibiydi bugün biraz,
Kasvet, köşe başlarına kadar yayılmıştı odamın,
Ve kaç köşesi varsa bu dört duvarın,
Kapandım ben ağladım.
Sustu konuşkan mahallemin dilsiz halkı,
Bugün hepsinin yerine ben ağladım.
Dilencinin elindeki bebek,
Bugün de ölü gibi yatıyordu kızılayda,
Bebek üşüdü, ben ağladım.

Hem herkes ağlarmış biraz,
Ben de ağladım.
Ağladım,
Ağlamasam "yazıcaktım"...

Nicedir de ağlamıyordum kağıtlara, iyi geldi.
Ve evet,
Az önce de siz dinlediniz,
Ben yine ağladım...

Ha bir de son bir şey, "Palyaço" şiirini dinleyin,
Bunu da yazmasam ağlayacaktım...

3 Şubat 2016 Çarşamba

Gideceksin

Bir gün her şey gibi çekip gideceksin,
Ömrümün üzerine sinmişliği hiç gitmeyecek.
Göz yaşlarım ıslatacak kaldırımlarını.

Her şeyini çekip gideceksin bir gün,
Kapılarını, camını, pencereni, kalbini,
Aralık kalmış neresi varsa hayatının,
Hepsini, hepsini çekip gideceksin.
Hem her kar erir bir gün,
Ve her yağmur elbet bir gün düşecek yer yüzüne.

Sonra bir çift göz kalacak geriye.
Bir cilt söz anlamsız yerine.
Bir çift köz, nargilede unutulmuş,
Ve hiç bir duman dem vuramıyor,
Gözlerinin ferine...

Her şey gibi sevgili,
Sen de her şey gibi gideceksin,
Senden sonra her şey sen gibi gelecek.

Bir gül sevgili,
Bir gül diğerleri gibi solacak,
Sonra ben gibi dolacak yağmur damlaları.
Gözüm kokacak toprak.
Gökkuşakları beni hatırlatacak sana,
Bir damlanın ahengi simamı hatırlatacak.
Ben gibi hışırdayacak ağaçlar,
Ben gibi gürleyecek hava,
Yıldırımlar benim gibi parlayacak.

Bir gün sevgili,
Bir gün herkes gibi sen de sileceksin,
Ama kimse sevemeyecek seni ben gibi...

Ama kim ne derse desin mevsimim,
Her bahar gibi zamansız,
Sen de bir gün gideceksin.
Her demli yudumumda,
Yavaş yavaş biteceksin...

2 Şubat 2016 Salı

Gideceksin...

Bir gün her şey gibi çekip gideceksin,
Ömrümün üzerine sinmişliği hiç gitmeyecek.
Göz yaşlarım kaldırımlarını ıslatacak.

Her şeyini çekip gideceksin bir gün,
Kapılarını, camını, pencereni, kalbini,
Aralık kalmış neresi varsa hayatının,
Hepsini, hepsini çekip gideceksin.
Hem her kar erir bir gün,
Ve her yağmur elbet bir gün düşecek yer yüzüne.

Sonra bir çift göz kalacak geriye,
Bir cilt söz anlamsız kalacak yerine.

Her bahar gibi zamansız,
Sen de bir gün gideceksin.
Her demli yudumumda,
Yavaş yavaş biteceksin...

Bir Seferlik Bir Yazı

Bir seferlik bir seydi bizimkisi,
Bir sefer ki sorma,
Mürettebat teferruat kaliyor,
Hep hırçın dalgalar gözlerinde,
Tekerrürden ibaret sana yazılan sözler,
Özlerinde tüm şiirler aynı.
Sahi biz, üst üste düşen yapraklar misaliydik biraz biraz.
Sonbaharın en olgun sarısı bizdik,
Yahut sen sarıydın,
Çok karaladığımdan mı bilmem,
Karaydım ben de biraz.
Denizdi senin gözlerin,
Benimse bahtımdan ahdıma kapkaraydı ömrüm.

Ama bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Bir seferlik gemiydi bu hikaye.
Gidişi, varışı, rotası meçhul.
Bu sefer hakkında bilinen tek şey,
Biz yola çıktımı yakılacak limanlardı.

Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Bir seferde dünyayı dolaşmaktı belki de,
Herkesin "bir tanem"lerle yaşayamadığını
Bir tanede aramaktı.
Kömürleşmiş dünyada
Elmas arayan "eski" kafalılardık biraz da.

Dedim ya,
Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Aynı sefer taşına birlikte kaşık sokmaktı.

Sahipsiz denizlere açılmaktı gecenin köründe,
Kaptansız yelkenlere açılmaktı gözlerinin ferinde.
Bazen de aramaktı simanı, bir deniz fenerinde.

Ne olursa olsun,
Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Kimseler de yaşayamaz başka,
Kimselerde yaşanamaz başka.
Yazı olmayacak bir sonbahardı bizimkisi,
Zira bir gülüşün tutuyordu güneşi,
Ne tutulma oluyordu senden sonra,
Ne de tutunacak bir dal.

Ah be dünya güzeli,
Bir seferlik bir şeydi bizimkisi.
Seksen günde aşkı alem etmiştik seninle.

Bir seyir defteri yazamadım seferimize,
Nasıl yazacaktım ki,
Defter, kitap zaten dalmış gözlerinin seyrine,
Bari gözlerine bir şeyler karalayım desem,
Köşede boynu bükük kalemin.

Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Seherlere sığmayan kıskanç gecelerin,
En masum karanlığıydı bu kağıda dökülen.

Yahut belki de kim bilir,
Bir seherlik bir şeydi bizimkisi,
Ve bir sabah öylece,
Çekip gittin,
O kadar...

1 Şubat 2016 Pazartesi

Hayatın Aşk Hali

Bu yağmurlu yollar, insanı kör kuyuların nemlenmiş duvarlarina yollar.
Çayın bu demleri de, gece gece iyi  demler adamı.

Ve unutma güzel kız herkes sever.
İtler de sever yiğitler de.
İt aşka gelir yiğit derde.
İtler de söver yiğitlerde,
İt cam olur yiğit perde...