30 Ocak 2017 Pazartesi

Hayal Küskünü

Ben hayallerine küsen adam
Kepenk kapatsın beni gören esnaf.
Uğradığım bütün sahil kasabaları yaksın ahşap evlerini.
Renkler solsun yok artık renkli hiç bir şey.
Ne bir yüz görmek istiyorum ilerde ne de bir cisim.
Ben hayallerine küsen adam,
Bakmak istemiyorum geleceğe umutla.
Ve sen, sen, ve sen, ve sizler beni bu duruma getiren her ne varsa,
Görmek istemiyorum artık sizi.
Yalnız hayallerimi değil yüzlerinizide siliyorum hafızamdan.

Kağıttan yaptığım kaç gemim varsa içi su dolu mavi kovamda, kaça katlanabiliyorsa bir kağıt o kadar katladınız hepsini.
Sararan yapraklar ilham olurdu bana, aman dediniz, toplattınız.
Gökkuşaklarına iluzyon dediniz, yıldızlar sönmüştür belki dediniz.
Ulan pamuk şekerin pamuğuna bile göz diktiniz.
Ve beni hayallerine küsen adamı, beni büyüttünüz.
Dünyama açılan pencereler birbir kırıldığında umursamıyordum elimdeki cam kırıklarını, cam kanatır cam iyileşir, hayal öyle değil ki, bir kırıldımı tam kesiyor damarlarını.
Büyüdükçe buna da alıştım tabi.
Büyümek zaten alışmakmış buna da alıştım.

Büyüdükçe biraz daha küstüm herkese, her şeye biraz daha küstüm.
Bu da oldu sonunda.
Ben hayallerine küsen adam, hepinize küstüm.
Titaniğe bilet kazanmış aptal ve şanslı(!) bir hergeleden farksız oldu umutlarım.

Ben hayallerine küsen adam, her köşe başında ben varım. Kirlenmiş bir yüzde, küflenmiş ekmekte, yazılmamış şiirlerde, gidilmemiş hiç görülmemiş yerlerde, bir gül bahçesinde örneğin, yada bir bahar sabahında, her anında her mevsiminde hayatın ben varım.
Ben hayallerine küsen adam ben hep varım hep olucam.
Ve ben hep mutsuzum hep ölücem.

Bazen de diyorum ki içimden.
Sen hayalperest, devam et bu haline.
Belki de hayaller gerçek dünyadır.
Kafamıza sert bir yeşilçam odunuyla vurulmuştur da hafızamızı kaybetmişizdir.
Hatırlayabildiğimiz kadarını yaşıyoruzdur.
Sahi belki de biz eskiden mutluyuzdur.
Belki diyorum biz bile hala umutluyuzdur?

Ben hayallerine küsen adam,
Geceden kalmayım bir seher vaktinde.
Şiir sarhoşu olmuşum yine ben,
Yazacak gücüm de kalmamış takatim de.

Ben hayallerine küsen adam,
Karaladım işte bir kaç dize.
Ve ben hayal küskünü,
Bir hayalden yazıyorum size.

29 Ocak 2017 Pazar

Kapkara Sayfalar

Karaladıkça köreliyor insan.
Bir sabah oturduğunda kağıdın başına ve bittiğinde kelimelerin, elinden oyuncağı alınmış küçük bir çocuk gibi şaşkın ifadelerle bakınıyorsun etrafına. Çok sevdiğin bir dizinin sonradan gösterilmiş final sahnesini izliyormuşçasına derinleşiyor düşüncelerin. Sonu gelmeyen sevgilerin, yaralandıkça susmanın, adanmışlıkların acısı lodos gibi esiyor ciğerinden içeri.
Susuyorsun sonra... Kimse de sormuyor neden sustuğunu. Boş bir odada loş bir mum ışığının gölgesinde susuyorsun. Duvarları kıskandırıyor suskunluğun. Üzerine yazdıklarının üzeri kapkara olduğunda farkediyorsun, silginin yaptığın hataları silerken bittiğini. Toz taneleri kalıyor parmağında. Biraz da kurşun, karalarken eline bulaşanlardan. Sonra anlıyorsun sevmek asıl yazana değil susana koyuyor. Sohbet de edemiyorsun kimseyle. Hem zaten kim dinler ki seni senin kadar? Her yazındaki tılsımı kim görebilir ki senden başka? Bir süre sonra onlara da susmak zorunda kalıyorsun. Bazen de işte içinde birikiyo böyle her şey, susmaktan miden bulanıyo artık, kusmak zorunda kalıyorsun. Sessiz sedasız kimsenin okumadığı bir köşede kendi kelimelerine dönüp dönüp kendini buluyorsun. Yada kayboluyosun. O kadar yakın oluyo ki bu ikisi birbirine, bir süre sonra ne saçmaladığını sen bile anlamıyorsun.
Ben mutluyum aslında böyle. Çok bir sitemim de yok. Sadece bazen tek eksik "güzelmiş" diyen birilerinin olmayışı oluyor yanında. Yahut bazen tek eksik birilerinin olmayışı oluyor yanında.