21 Temmuz 2019 Pazar

Gül

Geceleri yüksek bir uçurumdan sallandırasım geliyor bütün gün doğumlarını.
Söndüresim geliyor tüm mumlarını bir zerdüştün tek nefeste.
Tenine çarpıyor nefesim.
Yarım kalıyor ölüm heveslerim.
Bir kere aldığımda kokunu gelmiyor gidesim.
Sevesim geliyor.
Bir cenazenin ortasında, gülesim geliyor

Soldurayım diyorum susuz kalmış çiçeklerimi.
Ve doldurayım heybemi kuru yapraklarıyla bu boşvermişliğin.
Geceleri yüksek bir uçurumdan sallandırayım diyorum bütün gün doğumlarını.
Bilirim dayanıklıdır kardelenler ama yitirirsem güneşimi gül üşür.
Geceleri dudaklarıma değiyor gülüşün.
Yarım kalıyor ölüm düşüm.
Tüm düşkünlüklerimi arasına koydum dudaklarının gelmiyor ölesim.
Sevesim geliyor.
Bir cenazenin ortasında, gülesim geliyor.

Darılma bana, dayanamam küskünlüğüne.
Yüzüne layık tek çiçeği eksiltme dudaklarından gül.
Ama sayılı diyorlar vaktime gelmiyor ölesim.
Sevesim geliyor.
Bir cenazenin ortasında gül, leşim geliyor.

14 Temmuz 2019 Pazar

Alınmak Üzerine

Ben karalıyorum işte bir şeyler alınma üzerine.
Adın geçmez, duyamazsın bir kıza şiir yazdığımı, göremezsin rengini sararmış kağıtlarımda alınma üzerine.
Bir çiçeğe, yarım kalmış kitaplara bazen, bazen hatrı kalmış kahvelere bahsederim ama seninle yok bir derdim.
Bir yaprağı, ayraçları, fincanları kıskandıran güzelliğine konuşurum geceleri alınma üzerine.
Alınır bazı şiirler eksik kaldığında heceleri sen alınma üzerine.
Konuşurum boş boş sevilme, darılma, alınma üzerine.
Ettiğim her sözü, yaktığım her közü ve her tözünü kalbimin alınma üzerine.
Hem ben beceremem tasvirini sana yazmam, ama seyrettiririm manzaranı bütün benzetmelerine susarlar onlar alınsın sen alınma.
Hiç bir şeyi koyamam yine de her şeyi yazabilirim senin yerine.
Ama bu gece soluk duruyor yıldızlar gölge etmesinler, alınma üzerine.

Destansı bi kaftan dikerim tüm güzelliklerinden tabiatın. Askıda hoş durur incitmez kimseyi bu kumaş ama teklesin istemem kalbim. Bu yüzden bil yakışacağını tenine yine de orda kalsın alınma üzerine.

13 Temmuz 2019 Cumartesi

Şerefe

Yüzler geliyor ve onlar gidiyor bazen hayattan. Ah şarabım, umrumda olmuyor kaç kalbi yaraladığım, kaç kez yaraladığım kalbimi. Değilen sevgilerin, değmeyen gecelerin, okşanan saçların tutulmuyor bazen hesabı. Yine de kimde hayat bulursa bulsun, özlüyor insan sevdiği bir tene dokunmayı.

Yüzler geliyor ve onlar, gidiyor bazen hayattan.
Hayallerimin süsü nerden patlatıldığı bilinmeyen bir konfeti gibi düşüyor önümdeki kaldırıma. Yine hayal olsun istiyorum. Çünkü benim yıllanmış dostum sen güzelleşirsin eskidikçe, ama solar bu sefil dünyanın çiçekleri biliyorum. Geceleri rüya görmese insan daha rahat uyanır her sabah kabusuna diyorum.

Yüzler geliyor ve onlar, onlar gidiyor bazen hayattan.
Sen yasla şişeni yine göğüs kafesime, kulak ver kilitlediğim tüm kuşlara.
Onlar gitsin sen kal benimle, ve pek de kırmızın bulaşmamış boş bir kadehinden aldığım tadını hatırlat bana. Hatırlat ki gelsin bazı yüzler ve gitmesin onlar. Sen yine kal yanımda hatırlat. Hatırlat ki hiç gitmesin dudaklarımdan bu tat. Çünkü kadehin güzelliğini değil sana batırılmışlığını seviyor dilim biliyorum. Ve kimde hayat bulursa bulsun özlüyorum sevdiğim bir tene dokunmayı.

9 Temmuz 2019 Salı

Red

Islat dudaklarımı.
Ve sula kurumaya yüz tutmuş çiçeklerini bahçemin,
Tut yüzümden, tenin yüzüme değsin ve eğilip ıslat dudaklarımı.

Islat dudaklarımı güneşli bir yaz sabahı.
Bilmezsin gün yüzüne açar her sabah.
Sen yüzünü döndüğünde açar gün. Ve gün yüzüne çıkar tüm şarapları bir bağın. Pek de yıllanmamış taze üzümler altında.
Mahveder beni bu kırmızılık, güneşten daha kızıl ve asırlık şaraplardan daha mey biliyorum ıslat dudaklarımı.

Bir göl kenarında, bir deniz hatta bir okyanus kenarında sırılsıklam olalım farketmez, gün yüzün parlasın ve kapatıyım gözlerimi, yavaşça eğil ve ıslat dudaklarımı.

4 Temmuz 2019 Perşembe

Bir bahçenin tasviri

Ne kokunu anlatabilirim kömürleşmiş şehirlere, 
Ne de tenindeki dokuyu dokuyabilirim kelimelere.
Islak bir sokak lambasının altına oturup, sigaramı yakarım.
Bir nefes çekerim derinime ve bu olur en büyük feryadım.
Kızma bana, inan. Çok denedim.
Her şair girişemez güzelliği bilinen bi çiçeği tasvire

Santim santim ezberliyorum yüzünü sen bakmazken.
Kusur saydığın ne varsa kusura bakmasın.
Bir heykeltıraşın kazıyacağı her kıvrımına dokunmak istiyorum sarıldığında, ellerime kazıyorum coğrafyanı.
Cildindeki her ton bir ağırlık çökertiyor gözlerime. Bir ton ağırlığın arasından yüzünü seçmek istiyorum.
Kaç rengi varsa karıştırıyorum paletimin.
Yine de tek bir fiske vuramam bu tuvale.
Neden diye sorma.
Her ressam betimleyemez güzelliği görünen bir çiçeği.

Herkes bilir ne olduğunu senin.
Çok severim, sarhoş olur kendimi bilmem bazen ama seni bilirim.
Kıskanırım, biri birini seviyorum dese, ben seni bilirim.
Doksan noksanlığımı sayar yüzüme hayat, ben bi seni bilirim.
Ama bilmem dudaklarının tadını.
İnan kendimi bilmezlik değil.
Isırmamış kimse bilmez bir cennetin yalanlarını.

Şimdi ne ölürüm sevginden ne de yaşatır beni yokluğun.
Ne ilk kalem bu bunları yazan, ne de yeter buna sonsuzluğum.
Hem hiç bir fani anlatamaz ölmüş bir bahçenin en hayati çiçeğini.
Ve her şair girişemez güzelliği bilinen bi çiçeği tasvire.