23 Ağustos 2017 Çarşamba

Hoşgelmedin sonbahar

Bir seferlik bir seydi bizimkisi,
Bir sefer ki sorma,
Mürettebat teferruat kaliyor,
Hep hırçın dalgalar gözlerinde,
Tekerrürden ibaret sana yazılan sözler,
Özlerinde tüm şiirler aynı.
Sahi biz, üst üste düşen yapraklar misaliydik biraz biraz.
Sonbaharın en olgun sarısı bizdik,
Bu kez pek de hoş gelmemişti son bahar o ayrı.

Ama bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Bir seferlik gemiydi bu hikaye.
Gidişi, varışı, rotası meçhul.
Bu sefer hakkında bilinen tek şey,
Biz yola çıktımı yakılacak limanlardı.

Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Bir seferde dünyayı dolaşmaktı belki de,
Herkesin "bir tanem"lerle yaşayamadığını
Bir tanede aramaktı.
Kömürleşmiş dünyada
Elmas arayan "eski" kafalılardık biraz da.

Dedim ya,
Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Aynı sefer taşına birlikte kaşık sokmaktı.

Sahipsiz denizlere açılmaktı gecenin köründe,
Kaptansız yelkenlere açılmaktı gözlerinin ferinde.
Bazen de aramaktı simanı, bir deniz fenerinde.

Ne olursa olsun,
Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Kimseler de yaşayamaz başka,
Kimselerde yaşanamaz başka.
Yazı olmayacak bir sonbahardı bizimkisi,
Zira bir gülüşün tutuyordu güneşi,
Ne tutulma oluyordu senden sonra,
Ne de tutunacak bir dal.

Ah be dünya güzeli,
Bir seferlik bir şeydi bizimkisi.
Seksen günde aşkı alem etmiştik seninle.

Bir seyir defteri yazamadım seferimize,
Nasıl yazacaktım ki,
Defter, kitap zaten dalmış gözlerinin seyrine,
Bari gözlerine bir şeyler karalayım desem,
Köşede boynu bükük kalemin.

Bir seferlik bir şeydi bizimkisi,
Seherlere sığmayan kıskanç gecelerin,
En masum karanlığıdır bu kağıda dökülen.

Yahut belki de kim bilir,
Bir seherlik bir şeydi bizimkisi,
Ve bir sabah öylece,
Çekip gittin,
O kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder