30 Haziran 2019 Pazar

Havvadan sudan bir bahs

Sade bir yaz sabahıydı topladığımda bavullarımı.
Kaç yalnızlığı varsa bu şehrin dolduruyordum ceplerime.
Kendimle yalnız kalamazdım, yalnızlıklarım kalabalık etti beni.
Tüm perdelerini kapattım güneş girmeyen evimin.

Sade bir yaz sabahıydı topladığımda bavullarımı.
Ne terletiyordu yaktığım hatıralar, ne de titretiyordu hatırladığım o son gülüşün soğukluğu dudaklarımı.
Ruhsuz bir adem kadar topraktım, ölüm kadar berrak.
Ve bir cennet bahçesinde rastladım cezası yaşam olan o yasak meyveye.

Sade bir yaz sabahıydı topladığımda bavullarımı.
Bir sonsöz yazdım güneşin aydınlığına.
Son mürekkeplerimi damlattım, son ağacımı kestirdim o son sayfa kağıtta
Ruhsuz bir adem kadar topraktım, ölüm kadar berrak.
Ve bir cennet bahçesinde rastladım cezası yaşam olan o yasak meyveye.
Daha olgunlaşmamıştı bile,
Bir çift elmacıktan ne zarar gelirdi ki?

Sade bir yaz sabahıydı topladığımda bavullarımı.
Sade bir yaz sabahında yaşlan-mıştı tenim doğrulurken saplandığım çamurdan.
Çok da yaşamak istemediğim sade bir yaz sabahında hapşırmıştım ilk defa.
Ve bir çift elmacık, ruhumu üfletmişti. Sade bir yaz sabahında.
Artık Adem kadar korkaktım, ölüm kadar mutlak.

Hapşu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder