İnsan hayallerine aşıktır.
Boş bir laf olarak anlamayın bunu sahiden de öyledir.
Hayallerinde mutluluğun nirvanasına ulaşır her insan. Ve gerçek olmuşçasına
sevinir kurduktan sonra bazı hayalleri, öyle ki hayali gerçekleşse bu kadar
sevinmez belki.
Bazen bir yere belki de bir eve aşık olursun hayallerinde,
hiç görmemişsindir ve sadece sana aittir orası, tek sen bilirsin yollarını
ormanının. Aşık olduğun ev asla çıkmaz aklından.
Hayallerinden müthiş bir lezzet duyduğu için insanoğlu
hayalleri ile gerçek dünya arasına bir bağ koymak için bir şeyler arar ve bunun
hayallerinde sürekli bir arada olabileceği bir şey olmasına da dikkat eder. Bu
arayış ise onu yine kendi türüne yönlendirir. O evi yahut hayalleri anımsatacak
bir insan arar sürekli kendine ve bulur ardından hayallerine ekler o simayı ve
öyle anlamlar yükler ki her hareketine, öylesine optimist bir yaklaşım sergiler
ki bazen hayallerini süsleyen kişinin normalde tanısa nefret edeceği bir kişi
olduğunu göremez. Bu artık gerçek dünya ile hayallerini karıştırma haline
girmektir, İnception filminin di caprio'su gibi
Velhasıl kelam, insan insana aşık olur. Yahut o insanın
hayallerindeki şekline. İnsanlar aşık oldu mu yani hayallerine birini
yerleştirdi mi artık bırakamazlar zira bir hayali yok etmek oluşturmaktan çok
daha zordur.
Ve gerçekleştiği zaman hayaller, yitirir değerini. Aşklar da
çoğu zaman bundan biter. Mecnun Leylayı çölde değil de telefonla arasa efsane
olur muydu aşkları hem. Tavsiyem, bırakın
adam gibi hayalinizi yaşayın karıştırmayın gerçeklere.
Bir yerde okumuştum sanırım hatırlamıyorum "En büyük hayal kırıklığı hayalin
gerçekleşmesidir..."
Neyse gene çok konuştum, izninizle biraz hayal kurucam.
İyi hayaller...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder