22 Ağustos 2015 Cumartesi

Unutmak Zor

Ve ben hala döktüğüm her göz yaşında senden alıyorum intikamımı, kime yeltense kalbim hala seni aldatıyor sanki, nerde bir sarılık görsem saçlarının seyrine dalıyormuşum gibi oluyor. Hala sen kokuyor çiçeğin her kış bulansa da bembeyaz örtülere, hala sen. Ama sen nereden bileceksin ki?
Bu kadar zor muydu bir hikayeyi unutmak? Annemin çocukken anlattığı hikayeleri unuttum mesela ben, sahi hansel miydi kız olanın adı gratel mi? Ne renkti kırmızı başlıklı kızın paltosu? İddia ediyorum kurdun kırmızı başlıklı kızın büyükannesinin yediğini hatırlayanların sayısı, köylülerin kurdu öldürdüğünü hatırlayanlardan fazladır. Keşke kederler de sevinçler kadar çabuk unutulsaydı. Keşke bazı çiçekler, diğerlerinden daha kolay solsaydı. Keşke bazı hikayeler diğerlerinden daha mutlu son bulsaydı. Yahut keske hayat dedikleri, bir masalda yaşarmışçasına kolay olsaydı.
Keşkelerle geçiyor hayat iste en çok da bu keşkeleri unutmak istiyorum oturduğum tozlu kafelerde.
Peki nedir unutmak? Bir bombanın türkiyenin dört bir yanını patlattıgını üc gün sonra gazetelerin son sayfalarında görememek ve giden canları bir kaç sayısal değer haline getirip hafızalardan yavaş yavaş silmek kadar kalleş ve ruhsuz bir şey mi unutmak? Yoksa bir annenin doğum sırasında çektiği acının çocuğunu kucağına aldığında mutluluğa dönüşmesi kadar güzel bir şey mi unutmak.
Belki de unuttuğumuzu iddia ettiğimiz şeyler kendimizden dahi sakladığımız sırlardan ibarettir.
Kim ne derse desin, unutmak insan oğluna verilmiş en büyük nimettir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder