19 Ekim 2015 Pazartesi

Çocukmuşuz Sebastian

Çocuktuk be Sebastian.
Hayat geçiyordu, yenileri geliyordu, yeni yeni geçiyordu her şey ve biz hep çocuktuk.
Olgunluk denen masallar anlatılırken etrafımızda biz çocuktuk.
Çocuk halimizle seviyorduk ve çocukca yaşıyorduk her sevdamızı.
Ne vakit kızsak kadere çocuk gibi kızıyorduk.
Çocukla çocuk oluyorduk kalp ile her kavgamızda.
Daha bir portakal kadar olgunlaşmamışken karakterimiz, biz belki de ancak bir çocuğun yapabileceği şiddette ısrar ediyormuşuz.
Çocukmuşuz sebastian, "sen kaç yaşındaydın küçükken?" gibi şakalar yapacak kadar küçükmüşüz.
Küçüklüğün de yaşı yokmuş meğer.
Ama sen her şey gibi bunu da alaycı bir tavırla"boş ver", ne kadar laf varsa arkandan söylenmiş, veyahut kimler haykırmışsa yüzüne yüzüne, hepsini boş ver.
Sen bir tek çay bardağımı dolu ver şu boş insan kaynayan dünyada.
Ama sence de biraz büyümenin vakti gelmedi mi?
Ne?
Yana yana piştik, olgunlaştık mı diyorsun.
Kim bilir belki de...

Sen yine de söyle ona sebastian, kalemi elime aldırmasın her akşam akşam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder