9 Eylül 2015 Çarşamba

Görünmüş Tezat

Sen haziran sıcağı altında pişmiş kumların uzerinde gezindirirken parmaklarını,
Ben nisan yağmurlarında elleri cebinde gezen bir meczupumdur.
Sen beyaz yaşarsın hayatını.
Ben ise çayımı dahi simsiyah severim.
Sen şiir kitaplarını seversin mesela.
Benim şu içi "aşağıdakilerden" diye başlayan sorularla doldurulmuşlarla geçer hayatım.
Senin ağzın yanarken bir fincan kahveden.
Ben çek bir çay derim -bir kez daha-.
Sen siyah çizgili zebralardan hoşlanırken.
Bana hepsi beyaz çizgili gibi gelir belki.
Sen bana neden sevesin ki çok zıtız, derken.
Ben Cemal Süreya'ya inat bir tavırla şarapsız tezatlıklar yaşarım.
Sen tezatlıklara yumamazken gözünü.
Diyemem ben de "aşk dediğin de kalp ile aklın tezatlaşmasından çıkmamış mıdır zaten..." diye yüzüne.
Ve ancak nisan yağmurları dinler beni bu saatten sonra.


"Mağrurlanma ya hacı, hor görme dilharabı
Her haramdan bize de bir gün azat görünür 
Hem aşık ol, hem şair, hem tanıma şarabı,
Nerde böyle çelişki, böyle tezat görünür. "

Cemal Süreya

İnşallah üstad, inşallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder