28 Eylül 2015 Pazartesi

Haramdır Mecnuna

O kadar çok sevmişim ki zamanında.
Çınar ağaçlarının gölgesinde elimde bir kalemle, bir defter müsvettesinin yetmeyeceğini bilmenin çaresizliğiyle öylesine harcanmış ki hayatım, sahte methiyyeler saçmak zor geliyor şu üç parmağın tuttuğu meretle.
Öylesine içmemişim ki kederli akşamlarda, sarhoşluğunu aşkın vermediği bir sevgi yaşamak zor geliyor.
Gözlerimi kapatıp o kadar çok düşlemişim ki seni en loş odalarda, en meczup hallerde, ışıktan gözlerin seçilmediği bir yerde gerçekten sevmek imkansız artık bana.
O kadar cok sevmişim ki zamaninda sahte sevdalar yetmiyor şu gönlü doldurmaya.
Sahi o kadar çok ağlamaklı olmuşum ki şiir yazdığım her gecede, gözlerim şu sahte güzellikleri görmek için fazla temizlenmiş belki de.
Yahut
Rüzgarın her esintisinde saçının yüzüme vuruşunu öylesine düslemişim ki yurt camının her açık kalışında, bir tenin sevdası bir nefis safsatasınsan öte gidemez olmuş artık bana.
İnsan bir kere yandı mı ateşiyle aşkın yetiyor.
Haramdır Mecnuna Leyladan gayrısı

Sahi be ne sevmişim seni
Öylesine kör sevmişim ki, göze kusur gitmemiş
Öylesine kor sevmişim ki, hiç bir söze husum gitmemiş.
Öylesine sukun sevmişim ki dil, kalkıp da iki kelam etmemiş.

Veyahut boş verin bütün şu şaşaalı lafları sevdiğini düşleyemezken insan, yazmak amaçsızca çizmekten başka bir şey değildir zaten.
Aslında şu yazdıklarımı hüzün dolu bir akşamda bir dostumun söylediği tek cümle açıklıyor, kül tablasında Marlboro izmaritleri görmeye alışmış bir göze Muratti dumanı kaçması gibi bir şey bu yaşadığım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder