30 Eylül 2015 Çarşamba

Uzun bir husus üzerine uzun bir yazı

Okumuşum hayatı en dip zerresine kadar yaşamaktan zerre umudum olmazken dahi.
Okumuşum şu kaderi "aşağıdakilerden" diye başlamak olan bir ton soruyu yıllarca ve hiç biri de olmamış kafi.
Okumuşum soluksuzca şu sadece satır aralarında nefes alabildiğim şiir kitaplarını hem de en soluksuz zamanlarında hayatın.
Okumuşum zeka seviyeleri tartışılacak insanların ayran misali çalkalayıp durduğu şu eğitim sistem!inde yıllarca sorgulamadan.
Okumuşum.
Ben bir seni okuyamamışım, bakınca konuşamadığım gözlerinden ötesini görememişim. Bir seni bulamamışım kaybolduğum çölde. Bir seni tutamamışım göz yaşlarımı silmekten kayganlaşan parmak uçlarımla. Bir seni unutamamışım kaybolmuş gitmiş onca simanın, muziğin, hatta belki de sevincin içinde bir senin yüzün gülümsemiş şu kaybolmaya yüz tutmuş aklıma ve bir tek gülüşünün şişirdiği yanaklarının kırmızılığı kalmış hatrımda. Bir kül hecenin kör ettiği gözler sana en çok benzeyen hariç tüm renkleri unutmuş.
Bak, bir şey daha öğrettin bana ellerimin yazmaya zorlandığı sensiz gecelerimden birinde, kırmızıymış aşkın rengi, yanan onca kalbin alevinin cazibesine dayanabilen tek renk oymuş zira.

Yine yazayım da rahatlayım derken daha çok sevdim seni, yine aydınlattın beni gecenin en siyahında, umudunu senin bitirdiğin yerde, yine "sevdalattın" beni, şu kaymaya hazır kalbimi bir kez daha soktun rayına.

Sinirlenmiyorum sana yahut umursamıyorum yılgınlığımı felan
Bir sen ol kalbimde yeter bana,
Bir tek gözlerin olsun düşümde,
Adının ahengi bulunsun adın olmasa da her cümlemde,
Sevdan gibi istikrar dolsun verdiğim her sözüm de.
Her geçen gece daha da artıyor sevgim,
Heybemde sevinç de olsa hüzün de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder