12 Kasım 2015 Perşembe

Açık kalmış pencereler

Pencerem açık kalmış, ne kadar yağmur varsa çiselemeye yüz tutmuş hepsi önce odamda birikmiş. Tüm sevinçleri mahallede top koşturan çocukların, birer toprak toza dönüşüp ilk odamda öksürtmüşler beni. Gidenin arkasından dökülecek tüm sular suratıma suratıma çarpılmış, en çok ben hatırlamışım gidenleri ve yine en çok kalana koymuş ayrılık. Açık kalan pencerelerden sızmış ne kadar cereyan varsa ilk benim yüreğimde cereyan etmiş, başı boş rüzgarların alıp götürdüğü parcalanmaya mahkum düşüncelerim daha da savrulmuş dik yamaç tepelerine doğru. Yolunu kaybetmiş her kuşu buyur etmişim penceremden içeri, bilmeden. Öylesine uğrak bir yer olmuş ki odam, yalnızlığımla dahi baş başa kalamaz olmuşum. Penceremden sızan bu soğukluk her sözümü daha bir korkak çıkar hale getirmiş, ben anlamlar yüklemeye çalışırken 'belki de şans eseri- bir araya gelmiş harflere, her kelimem daha bir titrekleşmiş.
Uzak durun ilişmeyin bana. Yıllardır içinde olduğum bu boşluk, bu varlık içinde kendi kendime var ettiğim yokluk, sesimin zaman zaman bir simanın düşü yüzünden belli belirsiz artıp azalan tonu, uğraşacak bir şey bulamayınca nefsim ile uğraşan iradem veyahut her kalp "atamayışım" her "duramayışım" karşısında hayatın, sırf farklı bakıyor diye bir çift göze bir kaç saniyeden fazla bakamayışım, sızının ilacını Ahmet Kayanın sazında arayışım yıldızlara sözlenmiş her gecede, her yakılan hecede güneşlerde közlenmiş. Hepsi, ne varsa sevgimi aşk eylemiş, sıkıntımı takıntım yaptırmış ne varsa hayatımda hepsi penceremdenmiş.
Öyle işte bir açık pencere nelere kadir oluyor. Kimse için açmayın pencerelerinizi, kapatamıyorsunuz sonra, kimseye açmayın düşüncelerinizi, kendinizi de açmayın. Hiç bir yağmurun kaldırdığı toprağın kokusu mest etmesin sizi. Bir kar tanesi mesela ne kadar güzel olursa olsun, ne kadar beyaz olursa olsun, eşsiz de olsa dünyada, bırakın olduğu gibi eşsiz kalsın çünkü hiç bir kış, uğruna üşütülmeye değmez. Hiç bir kar, delik deşik etmenize değmez kalbinizi. Uğultulu rüzgarların hiç bir tonu, unutulmaya yüz tutacak hiç bir melodi dinlemeye değmez.
İlla açacaksınız da pencerenizi, hayatındaki en büyük isteği -ateist olmayan- arkadaşlarının defansa gelmeleri olan, yüzündeki top izini toprağın belirsizleştirdiği kısa saçlı kaleciye benden bir selam söyleyin. Bir tek onu özleyeceğim geçmiş sokağımda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder