26 Kasım 2015 Perşembe

Hey Gidi Karadeniz

Kazım Koyuncu'nun dido şarkısı gibiydi, huzur veriyordu ruhuma. Ne vakit duysam sesini bir şeyler yazasım geliyordu ama bir parçanısı bile anlamlandıramıyordum, sanki sanki aynı ezginin farklı dilleri gibiydik.
Bu yüzdendir belki de ayrı bir hayranım karadenize. Her dido deyişinde bir karadenizlinin, hiç yaşamadığımız hatıralar canlanıyor aklımda. Dağlardan gelen keskin bir tulum sesi ile içime doluyor yeşilin bütün havası. Sümeladan yükselen bir "Hey gidi karadeniz" yakarışı tonlarca albüm cdsine bedel oluyor. En az dalgaları kadar hırçın oluyor Karadenizin şarkıları. Bir düşünün mesela, hiç kısık sesle söylenen bir Karadeniz şarkısı duydunuz mu? Duyamazsınız... Dik yamaçlara karşı haykıra haykıra; feleğe, kadere, kedere saydıra saydıra; yeşillikten yankılatılarak söylenir Karadeniz Şarkıları. Hırçınlığın dozajı ne derece yüksekse o derece huzur verir. Ne kadar yürektense sözleri o kadar nufuz eder dalgalanmış yüreklere. Bir başkadır karadeniz, aldığı canları unutturmaya çalışırmışçasına hayat vardır dağlarında.
Yüzmek de yaşamak da cesaret ister burada, kendini sığ sularda açılınca büyük görenlerin bir anda tepe taklak olduğu dengesizlik de, gökyüzünün bulutlarını en mükemmel açı ile düşürdüğü dağların denize uzanışındaki mükemmellik de doğasında vardır karadenizin.
Karadenizde sevmek de cesaret ister mesela. Yine de en güzel karadenizde yaşanır aşk, en iyi karadenizin dağlarına karşı çalınır kemençe, en güzel karadenize susulur, karadenize haykırılır en avaz, karadenize yazılır en uzun. En çok o dinler sıkılmadan.
En güzel karadenizde yaşanır aşk.
En kara deniz odur çünkü, yüreklere en yakın olan odur cünkü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder