15 Aralık 2015 Salı

Bir gecenin çöküşü

Gece çökecekti dağların yamaçlarına.
Ay yüzüne karaladığım her şiirde mehtabı eledim.
Bir kaç kelime buldum yüzünü tasvire.
Döndüm kalbime, her bakışta bir kaç Leyla eledim.

Çöl rüzgarları esti yamacımda
Yalnızlıktan, yoldan geçen abdalları eyledim.
Kağıda her dokunuşumda yaktı elimi.
Kalemi, elemi sen belledim.
Bir parça mürekkebe minnet eyledim.

Gece çöküyordu yamaçlara
Ay, yüzünü çekiyordu, hüzünü çekiyordu denizin kabarmaya hazır maviliğinden.
Sonra döktüm içimi kabardı denizler.
Bir zaman sonra gördüğüm her maviye adımla seslendim.
Bir şiir yazdim adına, mısraları heyheyledim.

Demlenmek istedim biraz gecenin kaynarlığında.
Oturdum yakamoza karşı iki bardak çay demledim.
Çayım demlendi, ben demlendim.
Ve ben bir şiir daha yazdım adına,
Kabaran denize inat.
Sana benzemeye çalışan kaç güzelliği varsa tabiatın,
Hepsini, hepsini bir ettim satırlarda.

Baktım çöktü çökecek gece.
Adını tasvir ettim batmış güneşler çaresizliğinde.
Ah benim hiç doğmayacak günlere yüklediğim "neler doğar?" umutlarım,
Hiç solmayacak gülleri sulama aşinalığım.
Ah, zaten sönmeyecek bir alevi alabildiğine körüklendirmelerim.
Ah benim şiirlerim ve her şiirime koyduğum adın.
Ah bu ben, yine tasvir ettim yüzünü...

Ve gariptir, gece hala çökmekteydi dağın yamaçlarına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder