4 Aralık 2015 Cuma

Kelime barajı

Bir baraj var parmak uçlarıma kurulmuş. Yazmaya başlasam sel olup akıcam kağıtlara. Ah ulan ne zor şeymiş ilk cümleleri yazmak. İlham geldi gelmesine ama uğruna yazacak bir şey bulamıyorum. Aklımda bulutlanan binlerce cümleyi hangi konu üzerine yağdırsam diye düşünüp duruyorum. Kağıtlar açmış şemsiyesini bekliyor.
Neden bilmiyorum bir durgunum bugün.
Senden mi bahsetsem yine?
Yok be ben bile sıkıldım artık.
Acısı hiç değişmezken aşkın, bu kadar farklı yazıya aynı düşünceleri nasıl sığdırdıma şaşırıyorum bazen.
Neyse, ne diyorduk?
Hah parmağımdaki barajlar.
Gecenin karanlığı bütün aydınlığını veriyor ellerime ama işte aciz kalıyorum ışık saçmakta. Bir set var parmaklarımda. Keşke dilediğimde kapağını açabilsem şu parmaklarımın, varsın bir kaç hane, bir kaç köy yahut bir kaç yürek sular altında kalsın. Bir gece de küçük damlalar halinde değil de sel olup düşsem yüreklere keşke.
Nedir bu bendeki taşamamazlık? Yeterince dolmamamdan mı? Belki de su verecek bitki kalmamıştır çayırlarda? Yahut her gece koklamaya çekindiğim şu menekşelerin aslında kokmadıklarını öğrendiğimden, sırf manzara olsun diye suyumu harcamak manasız gelmeye başlamıştır.
Belki de şu hediye ettiğin kalem lanetlemiştir parmaklarımı. Sahi o kalemle yazdıklarım, benim kalemimden mi çıkmış oluyor senin kaleminden mi? Gerçi ne zaman bir şey çıktı ki senin kaleminden? Yazarlıktan bahsetmek dışında ne katkın oldu senin yazmaya? Çok sevdiğim bir filmin bir repliğinden anladığım kadarıyla, beni seçmediğine göre şiirden anladığında yok zaten. Sahi film demişken, hadi uyuyalım artık. Belki rüyamızda bir kelebek görürüz, belki de bir kelebek bizi görür rüyasında...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder