26 Aralık 2015 Cumartesi

Eşsiz kar taneleri


Ankarayı sarmış kır ağlarına, kırağı düştü bugün.
Üzerine beyazlık gelmiş ne varsa,
bir çiçek, bir ağaç hatta bir ot mu neyse artık onlar,
hepsi yırtıyor karları,
hepsi biraz biraz eritip deliyor.
Dondurucu rüzgarın savurganlığı bir kaç ağaç yaprağı sallıyor.
Yere düşen buzlara eşlik ediyor gözlerim.
ortalık sessiz....
İnsanlar yine, doğanın bize verdiği en doğal gazla ısınmaya çalışıyor evlerinde.
Benimse ellerim, bir çift kumaş cebin garantisi altında, avare avare dolaşıyorum düşmeyen karlar ortasında.
Ben çok sevmem aslında öyle kışı felan.
Hiç biri birbirine benzemeyen kar taneleri bir gün aynı düşerse diye korkarım.
Kar altında kalan her çiçekte hüzünlenirim biraz.
Hem neden bu kadar alıştı ki insanoğlu bu beyazlıklara.
Bulutlar arasından, yüzlerce metre yüksekten düşen bir desen abidesi nasıl bu kadar sıradanlaştı.
Oysa ben hep korkmuşumdur kar tanelerinden.
Bulutların bu eşsiz çocuğunu her görüşümde kalbim titrer,
ruhum titrer,
bacaklarım, kollarım, tüm vucudum,
titrer.
Hem içimi soğutur hem de dışımı kar taneleri.
İçim dışım titrer.
Bir zaman sonra, soğuyan kalbimle insanlardan soğurum,
Her kış, biraz daha yazarım vakitsiz gelen kısa süreli inzivalarımda.
Her kış değişir müzik listem.
Büsbütün kasvete bürünür soğuktan donan parmaklarım.
Düşen her kar tanesinde gözlerim de düşer yere.
Her sözüm daha bir soğuk çıkar ağzımdan.
erken donan mürekkebim, daha bir yansıtır beni, geriye dönüp değiştiremediğimden.
Her kış, hüzün verir bana.
Düşen her kar tanesi, seni hatırlatır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder