3 Aralık 2015 Perşembe

Geçememiş kişilikler

Eski hallerini özlediğim insanlar var, eski hayallerimi özlediğim gecelerde.
Çocukça hallerim hala düşmüyor hatrımdan, büyüdükçe daha bir yaşımın adamı oluyorum.  Bazen, "eskiden daha yaşanılasıydı hayat be" diyorum. Dostluklar çıkarsız, duygular karşılıklı, çıkmaz sokaklar bile daha bir umutluydu eskiden.
Sonra büyüdük, değiştik, her şey değişti herkes değişti. Sahi büyüdükçe mi değişiyor insan yoksa değiştikçe mi büyüyoruz? Hayat, farklı karakterleri tecrübe edindikçe bir sayfa daha mı kopartıyor çocukluk defterimizden?
En yapılmaz denilen şeyleri, en yapmaz dediğimiz insanlardan görünce anlıyoruz yaşlanmanın kahpeliğini. Bir zaman sonra, "biz hep çocuk kalalım be böyle olacaksak" diyoruz. Sonra küçük bir göz gezdiriyoruz mazi defterinin eskimek bilmeyen sayfalarında. Zaman alıyor aynı yolları bizim de çoktan geçtiğimizi fark etmek. Bir süre sonra anlıyoruz ki kime ne yaftası yapıştırıyorsak üstümüzden almışız nüshasını. Bizim için çocukluk olarak geride kalmış bası anıları, bazı kimseler o kadar kolay atlatamamış işte.
Aslına bakarsanız insan aynı insandır hatta çoğumuzun savunduğu değerler aileden gelir ve değişmez hayat boyu. Değişen, karakterler ve kişiliklerdir. Çok görecelidir bu iki kavram. Daha iki gün önce yaptığı kişiliksizliklere akıl erdiremeyip şaştığınız birine "sen kişiliksizsin" lafını söyletecek kadar görecelidir. Belki de siz gerçekten de bu lafa cevap veremeyecek kadar kişiliksizsinizdir veyahut bunu söyleyenin kişiliği, sukunetinizi anlayabilcek derecede oturmamıştır yerine.
Velhasıl kelam her yaş, her karakter, her kişilik bir gün geçer yahut oturur, muhim olan bugün birilerini yargılarken yarın bir gün aynı yaftayı alma ihtimalimizi düşünebilmektir. Muhim olan bu denli değişken karakterlere sahipken bile dost yitirmemektir. Pişman olabileceğiniz sözler çıkarken ağızdan, susmaktır muhim olan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder