2 Ocak 2016 Cumartesi

Ah! Ankara

Ah! Ankara.
Uğruna şiir yazılan dondurucu ayazın.
Tüm grilerine inat kış elbisen, beyazın.
En uğrak yeri sonu gelmez kaldırımların.
Yazılmış son türküsü sazsız çalan ozanın.
Ah! Ankara.
Beyaz kağıtların unutulmuş kafiyesi

Ah! Ankara.
Bir gül açmıyor sinende.
Öylesine depresif ki bu grin
güller de ağlıyor Sinem de.
Gerçi Sinem hep ağlıyor be Ankara.
Ve Ankara bir gün sulamıyorsun
şu sokak çocuklarının çatlak ellerini.
Ah! Ankara.
Sulak ülkemin kurutulmuş başkenti.

Ah! Ankara.
Neler gizli gri ormanlarında?
Şu sokaklarını "sağ"lı "sol"lu boyayanlar,
Kızılayın ortasındaki kırmızı kırmızı adamlar da kim?
Kimler oturdu yine baş köşene senin?
Ah! Ankara.
Koltuk sevdalarının vazgeçilmez şehri.

Ah! Ankara.
Ne de parlak arabalarının camları.
Kırmızı ışıkların ne kadar da umut dolu.
Elli kuruşluk mendillerin yine kimlerin elinde?
Kara kara çocuklar mı yine kaderlerine kilit vurduğun,
Kederlerine ortak olduğun.
Sahi bu çocukların yüzü neden hep kara be Ankara?
Ah! Ankara.
Bir sokak çocuğunun tertemiz mendili.

Ah! Ankara ah bir gün de titretmesen diyorum içimi,
Bir gün de bağırmasan suratıma ayazın çıktığı kadar.
Bir gün Ankara bir gün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder